Sıġıntı
Bazen kendime bu dünyada bir yer bulmakta zorluk çekiyorum. Nereye gitsem sığıntıymış gibi hissediyorum. Sanki var olmam hiç söz konusu değilmiş de, araya karışmışım gibi. Hani resim çektirirken bazen ellerinizi nereye koyacağınızı bilemezsiniz ya, fazla gelir elleriniz, işte öyle. Kendimi var edemiyorum. Tanrı'nın benimle ne kastettiğini bulamıyorum.
Geçenlerde birisi, her fotoğrafta farklı çıkmışsın, makyajdan mı böyle diye sordu. Evet dedim ama aslında bu doğru değil. Gerçekten de bazen yüzüm bile bir kimlik bulamamış gibi oluyor. Birinde dokunsan ağlayacak bir kız, bazen sinsi bir pislik, başka zaman haylaz biri, bazen inanılmaz çirkin, bazen güzel bir kadın ama hepsi farklı kişi gibi. Rüyalarımda bile kendimi asla tek bir halde göremiyorum. Çocukluğumdan beri böyle. Galiba hep bu dünyaya yanlışlıkla gelmiş gibiydim.
Bir tık kırgınım. Bu kadar yalnız, bu kadar bir başıma bırakılmaktan dolayı kırıldım. Hayatımda bir kere, görüştüğüm birini ailemle tanıştırmıştım. Aslında sadece bir tanışma beklerken babam biraz konuyu fazla abartmış, yaşadığım şehirden başka bir yere taşınırsam nerede çalışacağımı sormuştu. Pek tabii istediğim herhangi bir yerde iş bulabilirdim ama onun buna asla güveni yoktu. Ama asıl kırıldığım nokta, görüştüğüm çocuğun ailesi ısrarla bunun sorun olmayacağını, istemezsem çalışmama gerek olmadığını falan söylemesine rağmen babamın kendime sahip çıkmam için gösterdiği endişeydi. Anlıyorum onu. Çok uzakta olunca, o da ben de biliyoruz ki kendimden başka kimsem yok. Sonra konuşmanın devamında babam son vuruşu yaptı ve ilk ve son kez konuştuğu bu insanlara "biz Semiha'ya pek sahip çıkamadık, o hep kendi başınaydı biraz" dedi. Tam bu anda gözlerime yaş doldu. Kimseden bir şey beklemiyordum, şükür ki üstüme yıkılan şeylerin altında kalmadım hiç ama insan biraz da olsa ailesinden "merak etme, biz yanındayız"ı bekliyor. Yani bir gün düşersem, beni kaldıracak birileri olur mu diye merak ediyor. Bu arada yanlış anlaşılmasın. Ailemi çok severim, onlar da beni. Oldukça sıradan bir ailem var. Sonuçta Türkiye'de kim öyle büyümedi ki? Bununla beraber, birçok insan gibi, kendime şunu soruyorum: Ben bütün bu işlerin altından kalkarım kalkmasına da, neden zorunda kaldım?
Bazen kendi içimde bir savaş veriyorum. Bir tarafım Allah'ın ayetlerinde dediğini tekrarlıyor: "Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkar edersiniz?" Dünya gerçekten efsane dizayn edilmiş. Hiç kimsenin göremeyeceği yerlerde sanatın en harikuladesini bulabiliyorsunuz. Çok büyük dertlerim, sıkıntılarım yok şükür. İnsanların çoġundan temel ihtiyaçlar anlamında iyi durumdayım ve bunların hepsinin bir nimet olduğunun farkındayım. Bütün bu kanaatkar tavırlara karşı içimden başka bir ses, "Kendini iyi avutuyorsun, bravo" diyor. Sanki 35 senemi hiç yakalayamayacağı bir bisikletin peşinden koşan bir çocuk gibi geçirdim. Bazılarının kolayca ulaştığı şeyler başkaları için üstüne ciddi emekler sarfedilmesi gereken, zor şeyler oluyor. Mesela Türkiye standartlarında oldukça kaliteli insanlar olan sevdiklerim, yıllardır sessiz bir savaşın içinde hayatlarına devam etmeye çalışıyorlar. Yaşamak gibi oluyor ama kimse yaşadığını da anlamıyor.
Neyse sonuç olarak bazen, bazı imtihanların hiç sonu gelmeyecekmiş gibi geldiği oluyor. Belki de hakikaten öyledir. Belki de bir noktada hem kendim için, hem etrafımdaki insanlar için iyileşmesini istediğim bu hayat aslında bizim gerçeğimizdir. Belki de bunu kabullenip bir çıkış aramamak insanı daha az yorar, belki mutlu bile eder. Bilemiyorum.
Evet, bu aralar biraz sığıntı gibi hissediyorum. Ne zaman otobüs geleceği belli olmayan ıssız bir durakta bekliyorum. Açıkçası hava güzel, etraf yeşil ve mavi, çiçekler falan var. Bundan şikayet edemem ama sanki bir an önce gelse de gitsem daha mutlu olurum. Ya siz? Siz nasılsınız?
Martin13881388 …. İnsanın yolculuğu kendine oldumu bir yerlere varamıyor..yine kendisine çıkıyor duraklar … Hz sezen Aksunun söylediği bir cümle var gidiyorum bir ben bir kendim. Demekki insan iki kişiden oluşuyor ben ve kendim. Beni terk etmeyen tek kişinin kendim olduğunu fark ettiğimde biraz daha iyi oldum. bazen onu alıp kahve içmeye götürüyorum canı ne isterse almasına izin veriyorum. Kendimi farkedince biraz daha iyi oldum ama masraflarım arttı. Nasılsının cevabı şimdilik bende bu. Yazıda geçen kadına da cümlem şu ALLAH zayi etmez bu IQ size verenin bir hesabı vardır !
YanıtlaSilBeautiful🥹
Sil🙏
YanıtlaSilDün geçip gitti. Dün için kafanızdan geçirdiğiniz en küçük düşünceler bile sizi yormaktan başka bir işe yaramaz. Ailenizin yerine kendinizi koyup bir kere düşünün. Maddi/manevi olarak ne yapabilirdiniz neleri yapamazdınız. Bu düşüncenizin sonucunda sizi üzen veya onlara hak vermenizi gerektiren sonuçlar çıkacak. Belki onlara hak vermek isteyeceksiniz belki de bu şekilde düşünmeye devam edeceksiniz. Ama sonuç yine değişmeyecek. Siz yine bugünkü Semiha hanım olacaksınız. Empatinin sonucunda çoğunlukla onlara hak verip kendinizi buna inandırırsanız zihnen rahatlayacaksınız. Çoğunluk olarak yine de kendinizi haklı görseniz bile affetmek, yada unutup gitme yolunu seçerseniz zihninizi rahatlatacaksınız. Affetmek insan için en büyük erdemli davranışlardandır. Affetmediğiniz sürece bu durumlar zihninizde bir düşünce yükü ile yasamanıza neden olacak. Günlük hayat içerisindeki zorluklara ek olarak zihninize/omuzlarınıza yüklediğiniz her bir fazla yük sizin adımlarınızı daha da zorlaştıracaktır. Uzun süre elinizde taşıdığınız bir küçük şişe su bile zamanla daha ağır gelirken düşüncelerin zihninizde/omuzunuzda yaptığı ağırlık hayattan, yani o an’ı yaşarken almanız gereken lezzeti/mutluluğu/hazzı almaktan alıkoyar. Bir yiyeceği yemek yerine seyreden insanın o yemekten aldığı haz/lezzet misali yani. Yarın’ı düşünüyorsanız yarınlarda hiç gelmeyecek. Çünkü hep bugünü yaşayacaksınız. Ailenizin olumsuz neticelenmesine neden olduğu kişiyi de unutup (yazınızdan ona takılıp kalmış olabileceğiniz düşüncesine kapıldım ana belki de yanlış bir düşünce, bilemiyorum) hayatınıza bir yön çizmeniz. Sizi mutlu eden ıhlamur ağacının kokusuysa onu koklayın. Arkadaşlarınızla takılmaksa onlarla takılın. Korktuğunuz adımlar varsa onu atmaktan çekinmeyin. Yoksa ilerde atmadığınız adımlarında serzenişinde bulunmak zorunda bırakırsınız kendinizi.
YanıtlaSilHayattan, insanlardan beklenti noktasında “sıfır beklenti, sonsuz mutluluk” düşüncesinde olursanız hayatınızı daha güzel hale getirirsiniz. Bu demek değilki insanlardan birşeyler talep etmeyin/beklemeyin. Aksine taleplerinizi bizzat dile getirin, çünkü insanlar o an dalgın olur belki düşünemez. Dualarınız kabul olmuyor diye üzülmeyin. Hayırlısı öyledir. Belki yarın kabul olmayan dualarınız için şükredeceksiniz.