Yalniz Ruhlar Kus Olup Ucarken (Mustafa Kabakcioglu-Ayse Teyze)

 

Tarararamm ram. Evet sevgili dinleyiciler yagmurlu bir son bahar gununden herkese merhabalar. Heaven Radyoda ben Özgün ile berabersiniz. Yagmurlu gunlerin umutsuzluk üflediği ruhlardan misiniz yoksa balkonda kahve battaniye kitap üçlemesi yapanlardan mi? 

En iyisi birakin sebepsiz karamsarlığı ve kitabinizi bizi dinleyin bu yağmurlu sonbahar akşamında.Gereksiz yere uzlmektense gerekli ve sebepli yere üzülün ama umutsuzluga dusmeyin. 

Bu gun size iki yalniz ruhtan bahsedecegim. Birisi benim yakindan tanidigim, ayni sofrada cay corba ictigim yasli ve kirgin kucuk bi kiz Ayse teyze, digeri bu dunyada tanismadigim ama öteki dünyada kesin gormek istedigim ve bi imza koparmak istedigim twitter'da cansiz bedeniyle 20 saniyelik ekran şöhreti yakalamış, kalbi olan herkesin kalbini parcalayan kalender bi adam Mustafa Kabakçıoğlu. 

Bu iki yalniz ruhu ayni hikayede buluşturan hem ikisininde ruhunun ufkuna yalniz yurumesi hem de gitme sekillleri ya da en azından benim hayal ettigim. 

Ayse teyze Erzurum’un kucuk bi ilcesinin kucuk bi kasabanin kucuk bi koyunde 6 kardesin 4.si olarak dogdu. Babalari Hacibey daha ismi verildiginde kaderi aga olarak cizilmisti. Bu koylerdeki agalar oyle asiret dizilerindeki agalardan degil.Sadece digerlerinden daha fazla topragi ve parasi olan, cok calisip cok kazanan, akilli dolayisiyla koydekilerin akil danistigi bi adam. 

Ayse’nin butun kardesleri teker teker evlenip yuvadan ucarken Ayse anne babasina bakiyordu. Onu isteyen cok kisi vardi ama ya Ayse istemedi ya babasi vermedi ve Ayse bizim memlekette evde kalmis olma yasi olarak bilinen yasa geldi. Bunu hic bi zaman kabullenemedi cunku kendisinin ifadesiyle o epeyce bi kizdi ve epeyce bi adamin kiziydi. Evde kalmis olmasi ihtimal dahilinde bile degildi. Ama kaderdi. Ne yapsindi? Ayse 45li yaslara geldiginde baska bi sehirde yasayan kiz kardesi esi vefat ettigi icin yeniden evlenmek isteyen Bursa’li bi adam tanidi. Iyi bi adamdi, maddi durumu yerinde, evi var, cocuklari buyumus ve hepsinin kendi evi var. Bu adamin bacisi icin iyi bi secim oldugunu dusundu ve harekete gecti. Abilerine durumu acti. Butun ailenin sozunu dinledigi Hoca agabeyi Ayseyi ikna etti bunun onun icin iyi olacagini, kimsenin yaslandiginda tek basina kalmamasi gerektigi soyluyordu. Ayse bunu kabul etti. Ama bir kac yil icinde bi suru hastaligi cikmaya basladi. Bunlarin en basinda da ara sira aklinin karismasi, psikolojik bunalimlar geliyordu. Yillar gecti gitti. Ayse yaklasik 15 yillik evliyken onun en buyuk abisi uzun suren bi yogun bakim surecinden onra vefat etti. Bu Ayse icin cok buyuk bi hezeyandi cunku 45 li yaslarina kadar abisi ve onun ailesiyle ayni evde yasamisti. O ona ikinci baba gibi olmustu ve olumu cok buyuk bi hayal kirikligi, aci, beklenmedik bi sondu. Aysenin bu aciya dayanabilmesi cok da kolay degildi ve arada gidip gelen akli cokca gitmeye ve gelmemeye basladi. Insanlari unutuyor, icindeki kucuk kiz cocugu siklikla ortaya cikiyordu. Hic istememesine ragmen kocasiyla beraber Bursa’da ki evelrine geri donduler cenazeden sonra. Aysenin akli arismis, tuvalete gitmeyi dahi unutur olmustu ve ona bakacak birileri gerekiyordu. Aysenin bi cocugu yoktu, kendisine hic bi zaman tam anlamiyla ait hissedemedigi bi esi vardi ama nedense kimse esinin ona bakacagini dusunmedi. Butun aile kucuk bi tartisma yasamaya basladi. Ayseye kim bakacak onu kim temizleyecek onu kim yedirecekti. Herkesin bi ailesi, hayati vardi ama Aysenin kimsesi yoktu, o kimseye ait degildi ve kimse de ona ait degildi. Uzun tartismalar surup giderken Ayse cok yorulmustu ve basini ablasi gibi gordugu kiz kardesinin dizlerine koydu ve bir daha bu kirli dunyaya gozlerini acmamak uzere uykuya daldi. 

Onun boyle sessiz sedasiz, gurultusuz, sikayetsiz, yalniz gidisi yakinlari tarafinda. soyle algilandi: Herkes ona kim sahip cikacak diye kavga ederken Allah ben kuluma sahip cikarim dedi. Olumunden sonrasi da bi okadar oncesi kadar yalniz olacakti cunku Ayse n hitabiyla Bursali adam yani eniste Aysenin Bursa’da defnedilmesini istedi daha once mezar yeri almisti, Aysenin kardesleri de enistenin istegine saygi duydular cunku o onun kocasiydi. Butun aile uzun ve engebeli yolari asarak dagin basinda bi koye geldiler. Mezar yeri gosterildiginde Aysenin ailesi kirginlikla karisik kizginlik yasiyordu cunku eniste olen eski esi ve kendisi icin ortak bi mezar yeri satin alirken, cok daha onceleri kendisi icin kendi koyunde aldigi mezar yerine Ayseyi koydurdu. Butun hayatini deger gormemek, ait olamamak ve yalnizlik icinde geciren Aysenin bedeni de kiyamete kadar surecek bir yalnizliga birakildi goz yaslari icinde. 

Gelelim hikayemizin ikinci kahramani Mustafa Kabakcioglu’na. Mustafa Ayse den daha unlu daha dogrusu Mustafa’nin cansiz bedeni Ayse den daha unlu. Onu cok tanimiyoruz. Hayat hikayesini cok bilmiyoruz. Ne severdi, esi kimdi, ne gibi hayalleri vardi, neyin bitmesini bekliyordu, ne umud ediyordu?

Mustafa 2016 yilinda buyuk ihtimalle hic alakasi olmadigi halde bir darbe girisimi ardindan komser yardimci olarak calistigi gorevinden atildi ve hapse kondu. Mustafa astim hastasiydi ve 2017 yilinda buna bide seker hastaligi eklenmisti. Mustafa’yi tanimasakda doktora yazdigi dilkecede kullandigi dilden anliyoruz ki cok kibar, hassas bi ruhtu. Belki bedeni de ruhu kadar hassasti belki de o cok guclu kuvvetti biriydi ama yasadiklari cok agir seylerdi. 

Bu hassas ruh 2020 nin sonbaharinda hastalandi. Doktora dilekceler yazildi. Ilaclar verildi, ilaclarin yan etkisinin oldugunu, vucudunda uyusukluklar basladigini yazdi ama bimediki onun vucudunu saran uyusuklugun bi benzeri aslinda memleketimiz insaninin zihnini, gonlunu, aklini sarmisti ya da bildi de yapacak bisey yoktu. 

Mustafa cok oksurmeye baslayinca, covid kapmis olabilir diye merdiven altinda, kopek baglasan durmaz bi mekanda “karantina” ya alindi. 9 gun boyunca kaldigi bu odada plastik beyaz bi bahce sandalyesinin ustunde tek basina, yapayalniz, oksurukleri duyulmadan ruhunun ufkuna yurudu. Ondan geriye oksurugunu giderir belki diye aldigi iki sise pekmez, bi tepside corba ve sut, yarim seftali, masada Kuran-kerim, bi kac paket kagit havlu ve bos bir yogurt kutusu kaldi. 

Sandalyesini kapinin onune cekmis sanki birisini bekler gibi birisi kapiyi acsin da beni gorsun gibi. Eski resmini paylasmislar, cok zayiflamis. 4 ay sonra cikmayi umud ettigi bu odadan cansiz bedeni cikti sadece. Mustafa da yalniz bi ruhtu, karanlik bi odada, tek basina, belki astiminin cigerlerini tikamasindan dolayi ertesi gune gozlerini acamamisti. Defalarca dilkece yazmis defalarca duyulmak istemisti ama onu duymamazliktan gelen kalpsiz hapishane yetkilileri, doktorlar ve digerinin vermedigi cevabi Allah vermis ve bana gel demisti. Bir kez daha Allah ben kuluma sahip cikarim demisti. Ben Mustafa beyin son halini hayal ederken Hz. Azrail’i goruyorum yaninda. Azrail bi tiksintiyle soyle bi etrafa bakiyor once selam ediyor sonra Mustafa’ya. Seni almaya geldim diyor, gel benimle kurtul bu dunyanin pisliginden. Seni duyan bir Allah var, Kimsesizlerin kimsesi olan. Sonra Mustafa ona katiliyor ve beraberce bu dunyanin isini, kirini, pasini arkalarinda bikakip gidiyorlar kimsesizlerin kimsesine. 

Ayse yalniz yasadi, yalniz gomuldu, Mustafa yapayalniz oldu ama artik yalniz degiller. Cunku Allah’in merhameti insanlarin kinine, nefretine, bencilligine galebe caldi ve onlar kus olup uctular. Kanatlari Azrailinki kadar buyuk mudur bilmiyorum. Ucmadan evvel bi ucus dersi almislar midir bilmiyorum. Bizim dunyamizda Ayse Mustafanin ablasi hatta teyzesi sayilirdi ama Ayse ucarken hic buyuyemedigi kucuk kizdi ve Mustafa da yagiz delikanli. Takildilar olum meleginin ardina ve meleklestiler. 

Geriye biz kaldik. Kinimizle, nefretimizle, bencilligimizle, kalbimizin kiriyle, anlamadiklarimizla, anlayamayacaklarimizla. bazilarimiz bi gun meleklesir ve katilir onlara bazilarimiz dogarken getirtigimiz saf kanatlarimizi coktan batirmistir kara katranlara, hic ucamaz. 

Sevgili dinleyiciler. Hep beraber insan oglunun kotulukte doruklara ulasabilecegini bilelim ve korkalim hep bunda. Kotulerden nefret edelim, kotuluklerini asla affetmeyelim. Mustafa’ya yaptiklarini asla affetmeyelim ama sunu bilelim ki kimsesizlerin kimsesi Allah. O kulunu baskalarinin merhametine birakmaz. Kendi sefkatiyle sarar. Kotuluk yapanlar kotulukleriyle kalakalir. Biz iyi olalilm. Iyilikten zarar gelmez. Bu dunya ne ki Allah askina? Sonlu olan bu dunya icin sonsuzlugumuzu mahvetmeyelim. 

Simdi Ayse ye ve Mustafa ya selam edelim. Duyarlar belki bizi. Onlardan ozur dileyelim hic tanismamis olsak da cektikleri acilara sebep. Mustafa yi Ayseye, Ayseyi Azraile ve hepsini hatta butun iyileri de Allah’a emanet edelim. Allah onlara hep cok iyi bakar inshallah. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

îki ters bir düz

Boşluk

Kırk yıllık hatır