Hayaller-Hayatlar

 



Bi keresinde bi cocuga sordular gunde kac lira kazanıyorsun diye. Dort-bes dedi. Sonra hayalin ne dediler. Yok dedi. O zaman farkettim ki hayal kurmak ta zenginler icin. Hayat o kadar şerefsiz ki daha kucucuk cocuga bile gerçeklerini ogretiyo hemen. Simdi bu kimin sucu? Neden bazi cocuklar simarikligin dibine vurmuşken, bazilari icin hayal kurmak bile luks?

Şimdi ben ne yapayim? Bir, dunya bu kadar adaletsiz bi yerken tanri inancini nasil sevebilirim? Bi yaratici yok demiyorum ama neden bu kadar aci var? İki, sadece eleştiri mi yapmaliyim? Tanriyi, devlet politikalarini, kapitalizmi, kısacası bu hayatin duzenini elestirmeli, hakaretler etmeli miyim? Uc, bu durumu en aza indirmek için çeşitli projeler mi duzenlemeliyim? Dort, kendi vicdanımı rahatlatmak için, kendim bi cocuga yardim ederek bu sorulardan, bu sinirden kendimi kurtarabilir miyim?

Bu dünyadan nefret etmek icin gercekten cok sebep var. 

Dunyaya bakiyorsunuz, gazeteciler, devlet adamlari cikip bagira cagira kendi fikirlerini beyan ediyorlar. Nefretlerini kusuyorlar bi suru seye karsi. Onlara bunu neden yaptıklarını sorunca the world is going to be destroyed diyorlar. Pardon da o zaman bugun dunya icin ne yaptin diye sorarlar adama. Lafla peynir gemisi yurumez var bide.

Neyse bu cocuga hayal kurmak bedava diye birisi soylemeli. Gerçekleşmeyecek olsa bile. Uyumanin baska bi guzel yani da icinde ruya gorme ihtimali olmasi. Seni icinde oldugun sacma durumdan, umutsuzluklardsan cikarip tamamen baska bi yere goturuyo. Cok hos degil mi? Mesela ben hep uzaya cikmayi başka bi gezegene gitmeyi hayal ediyorum. Olacak mi? Hayir. Hayal etmeyi bırakıyor muyum? Hayir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

îki ters bir düz

Boşluk

Kırk yıllık hatır