Gun bu gundur!

 

Tam sessiz odaya gecmis bekliyorum gelsin diye. Gunlerdir avını takip eden bi col kaplani gibi onu takip ediyorum nerde takılır ne zaman gelir falan filan. Tabi sehirde yasanlar icin calan tehlike canlari sebebiyle insanlarin grup olarak otellere yerlesmesi benim icin essiz bi nimet.

Otel deyince aklınıza oyle bes yıldızlı lüks yerler gelmesin, burasi kirsal Asya nin da kırsallarında kucuk, ucuz bi otel. Yemeğimizi falan kendimiz yapıyoruz, oda servisi falan hak getire. Hep tanıdıklar olunca baya yaz şenliği havasında geçiyor. Tabi sicaktan, sivrisinekten bunalanlar, kiyafet yikamaktan bikanlar, ben dahil bu gruba, yok degil ama butun bunlar benim gitmemi istemek icin yeterli sebep degil.

Ne diyordum çöl kaplani gibi takip ettim avimi. O genel olarak dışarıda vakit geçiriyor hava kararmaya başlayınca geri donuyordu otele. Adami disarda takip etmek olmazdi yani biraz creepy sonucta hatta baya bi creepy.

Ama otelin ortak alanlari oyle degil. Odalar kucuk oldugundan biraz bunaltici ondan ortak alanlarda vakit gecirmek daha iyi geliyo insana. O kalabalik sevmiyo, ben de hic sevmem. Kucuk bi oda var daha cok isi olan falan gidiyo oraya. O hep o odada vakit geçiriyor.

Bugun bi atak yapmali ve en azından varligimi gostermeliyim. Tam o disardayken odaya geldim, saatlerce beklemeye hazirim. Kitabim yanimda. Hersey hazir. İkindi vakti oldu, onun gelme saatleri. Ah bi bilse gozum yollarda gelisini bekliyorum. Kapi acildi, kalbim yerinden çıkacak. Kendi kendime lütfen saçmalama lütfen saclama diyorum. Kapida belirdi silueti, sanki bi duman kapladi her yani filmlerdeki gibi, sanli bi giris yani. Ama sahne komedi filmlerinden bi sahneye donustu iceri giren Samet beydi. Birisi bilse butun hikayeyi baya gulerdi herhalde.

Samet bey beni arıyormuş bi ceviri yaptirmak icin. Aslinda iyi birisi, benden bi yas kucuk. Trakyali bide. Bazen enteresan cumleler kuruyo. Eside arkadasim. Zavallı kızcağız beni evlendirmek icin elinden geleni ardina koymadi ama o is o kadar kolay degil tabi.

Yalniz bi sorun vardi cunku Samet hoca konusmaya bi basladimi onun sonu gelmez. Bi keresinde ona kusmustumde barisma konusmasi yapamaya gelmişti tam 2 saat belki daha uzun hic bi muhabbetim olmayan bi adamla konusmak zorunda kalmistim. Simdi bu adamin buraya gelmesi hic iyi olmadi.

Basladi anlatmaya iste resmi isler, bu evrakla ne yapacağı, tarihler, zaman asimi. Onemli degil be adam sadece de ki bu evraki tercume et bende okay diycem bitecek olay. Ama bitmedi tabi. Buyuk bi tedirginlikle gozum kapida ve beklenen oldu. Geldi gönlümün efendisi. Basini kapidan uzatti hafif. Icerde dip dibe oturup onemli bisey tartisan iki insan vardi. Geri gitmeye yeltendi ama atıldım hemen "buyrun buyrun, lutfen burasi ortak bi alan sonuçta". Yok onemli degil ben cikarim gibi bişey diyecek yada yapacakti ama Samet hocaya "abi siz esinize verin belgeyi ondan alırım ben" dedim. Amac tabi ki de bu adamla benim aramda bir sey olmadigini anlatmak. Tanimadigimiz adamlara bile aciklama yapmaya bayılıyoruz. Ama bu aciklama ise yaradi ve geldi iceri. Samet bey cikti. Odada sadece ikimiz vardık. Allah'im bu bi ruya olmaliydi.

Bana yanlis anladigini onun benim esim oldugunu zannettigini söyledi bide özür diledi. Bende problem olmadigini onun benim is arkadasim oldugunu benden bir şey rica ettigini soyledim. Çok fazla açıklama yaptigimin farkindaydim ama kendime engel de olamıyordum. Bu konusma nasil devam edecek Allahim. Simdi ne yapacağım ben? Fuck fuck fuck...

Tabiki becerisizlik basa bela. Yan yana iki tekli koltukta oturuyorduk aramizda kucuk bi sehpa vardi. O kadar kucuktu ki sehpanin ustunde bisey uzansak ellerimiz bulusurdu. Ama buyuk bi sessizlikte ben kitabımı okuyorum o defterine bir şeyler yazıyordu. O gun o sayfalarda ne okudum hic bilmiyorum cunku okumadim okuyamadim. Hep icimden bu konusmayi nasil devam ettirebilirim diye dusundum. Sonra o yardımıma yetişti. "Siz de sessiz yerlerde vakit geçirmeyi seviyorsunuz sanırım, burda çok tanidiginiz kisi var ama sizi genelde tek goruyorum" Allahim dogru mu duyuyorum? Beni fark mi etmis aslinda? What the fuck! When, How, Why...

Tum sogukkanliligimla cevap verdim "Evet ben de sessizlik seviyorum". Keske diyebilseydim ama sensizlik sevmiyorum diye. Ama bu sefer bu konuşmayı sondurecek degildim. Alisveris posetleriyle gelmisti o. Hic umurumda degil ne aldigi ama onlari sordum sonra genel olarak otelde vakit gecirmek uzerine konustuk. Konustuk, konustuk...

Hayatimin en guzel günlerinden biri olabilir bu gun. Suan mutluluktan uyuyamiyorum. Sonrasinda bulusmak icin sozlesmedik ama yine o odaya giderim oda orda olursa konusuruz. And this may become our thing. O zaman dunya daha guzel bi yer olur. Ciceklerin acmaya sebebi olur. Dunyanin donmeye sebebi olur. O olsun da baska hersey olmasa da olur...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

îki ters bir düz

Boşluk

Kırk yıllık hatır