Gökyüzünde mavi sen demek

 

Sen gidince dayanirim sandilar, biraz ağlar, biraz üzülür sonra unuturum sandilar. Hakkımda çok şey sandilar. Hep asilsiz varsayımlar. Bu konuda kızgınım. Taninmadigim icin kizginim. Yani degeri sonradan anlasilan sanatkarlarin yasadiklari zaman ki kirginliklari gibi degil de varoluşu temaasacilarin onayina bagli olan resimlerin, siirlerin, ve butun eserlerin sessiz kizginligi gibi.

Ama bu durumun faili kim, kizginligimi kime yöneltmeliyim bulamiyorum. Beni duymadiklariniz, gormediklerini dusundugum yakınlarıma mi yoksa zaten duymazlar diye sustuğum icin kendime mi?

Ama nasil kizmam? Seni unuturum zannettiler, inanabiliyor musun? Yani seni unutmak demek kendimi unutmak demek. Ben vapura ilk kez seninle binmiştim. Vapura bindigimi, ruzgarin yuzune vurusunun havada salınan bi kus kadar ozgur hissettirdigini, ilke kez vapurdan denize bakip altinda ki baska bi dunyanin seyircisi oldugum zamani nasil unutabilirim? Boyle bi ihtimal varsa da istemem ki, hatiralarimi biriktirmek icin ne kadar zaman harcadım simdi nasil onlari bi hic gibi birakabilirim? Sonra benim icin sahlep demek sen demek, hatta demistin ki chai tea buna cok benziyo istedigin zaman ondan ic yani demek ki chai tea de sen demek. Butun sevdigim sarkilar, siirler, kutuphanemdeki kitaplarin hemen hepsi sen demek. Burnumda deniz kokusu, gokyuzunde mavi, sonbaharda sarinin kırmızının her tonu. Hepsi sensin. Dunyanin 4 te 3 u su oldugu gibi beni ben yapan herseyin 7 de 5 i sensin. Dunya da su yoksa yasam olur mu? Ben de sen yoksan icimde yasam olur mu? Simdi seni unutunca nasil yasamaya devam edebilirim? Bunu benden nasil bekleyebilirler? 

İkimiz icin bi son dusunurdum bazen ama her seferinde ikimizin beraber ölmesiyle biten bi hikayeydi bu kafamda. Beni birakacagin, benim seni birakacagim, benden önce öleceğin ya da benim senden once ölecegim bi son dusunmeye varmadi kafam hic bi zaman. Ama iste düşünmedikleri, düşünmek istemedikleri seyler de insanlar icin. 

Simdi ben de Didem’in dedigi gibi diyorum, Tanrim olanlar oldu beni olacaklardan kolla. Ama dayanamiyorum. Bu benim kaldirabilecegim bi yuk degil. Biliyorum benim ölümüm sensizlikten olacak. Bu yuku kaldiramiyor kalbim ve simdi birakiyorum herseyi, sensizlik yukunu, kendimi, yasamayi yani herseyi. 

Son an boyle bisey mi? Hep Azrail hazretlerini gorurum zannetmiştim. Onun cok guzel oldugunu hayal etmiştim. Gercekte olan sadece korkunc bi caresizlik hissi. İlaçlar biraz daha yardimci olur zannetmiştim. Pek bi ise yaradıkları yok gibi. Korkuyorum suan cok, usuyorum bi de. En cok ellerim ve ayaklarim usuyor. Canim oralardan cikmaya mi basladi? Ellerim benden önce mi öldü?

Cok uzaklarda, daglarin, denizlerin otesinde tek basina yasayan bir yalniz bi adam varmış ve bi gün kendi anilari onu terk etmis ve bu yalniz adamin yalniz vücudu yavas yavas ellerinden ve ayaklarından başlayarak tükenmiş ve hava karismis kar tanesi gibi. Kimse bilmemis nereye gittigini, geri gelip gelmeyeceğini, gelip gelemeyeceğini. O da bilmemis gelirse aradığını bulup bulamayacagini. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

îki ters bir düz

Boşluk

Kırk yıllık hatır