ANI BIRAKMAK

 


Yillar once evimden çok uzak bi yerlerden kart gondermisim evime. 

Ev, ait oldugun yer, soruyor insan kendi kendine neresi ki benim evim. Bir keresinde bi arkadasa bu soruyu sorduğumda benim aklimda ki cevap gunun birinde annesinin babasinin oldugu yere belki dogdugu yere gitmek isteyecegi idi ama benim anlamadigim bi sey vardiki bu arkadas evli çocukları olan yani annesinden babasından çok kendi çekirdek ailesinin koklerine tutunuyordu. Cevabi esim neredeyse benim evim, yerim orasidir demişti. 

Naruto nun da bu konuda benim gibi kafasi karisikti bi keresinde. Ama Jiraiya ona ev demek onu dusunen birinin yada birilerinin oldugu yer demektir dedi. 

Galiba genel olarak en guzel tanim bu. Ev seni düşünen birilerinin oldugu yerdir. Seni en cok dusunen kisiler zamanla degisir, once annen baban belki sonra esin cocuklarin. 

Benim evimde benden cok uzakta. Seneler önce bi kart gondermisim demistim ya, hala sakliyolarmis o karti ama bilerek de yazmisim ki bu kart babamin sifreli cantasinda yerini alsin. 

sifreli canta da ayri bi olay. Benim babamin 2 tane sifreli cantasi var. Onemli olan bizim zarar verebileceğimizi dusundugu seyleri kagitlari orda saklardi babam. Ama cok garip sizinde babanizin sifreli cantasi var mi, yoksa bi tek benim babam mi boyle bi eşyaya sahip? 

Insan yasarken acaba o anin daha sonra bi ani olarak kalacağını, soyledigi her sozun, yaptığı her hareketin hic kaybolmadan bi yerlerde fotograf olarak ses kaydi olarak, video olarak yada hic degilse hafizalarda bi ani olarak kalacağını bilir mi? 

Ben o karti gönderirken evet bi ani olarak saklanacagini biliyordum, babam hayatinda ilk ve son kez anneme dogum gunu hediyesi aldiginda yanina bi not ilistirmisti ve o notun cüzdanda hatira olarak kalacağını biliyordu ama bilmediğimiz sey yillar sonra sifreli canta karistirilirken ortaya cikan o kartin, yıllar önceki ozlemi hatirlatmasi hem de ne zaman, yillar sonra evimden cok uzun zamandir cok ayri iken. Belki özlem bittiğinde bulunsaydi o kart dudaklarda tatli bi gülümsemeye sebep olacakti sadece. Ay bu kiz da hep boyle seyler yapar, yazmayi sever diyeceklerdi ben o gunleri hatirlayip o zaman soyle bi sey vardi, bunu yapmıştım falan deyip eski günleri gülerek yad edecektim. Ama o kart ozlemin kat be kat arttığı, mesafelerin kisalmak şöyle durdun kat be kat buyudugu bi zamanda bulundu. Dolayisiyla dudaklardaki gulumseme yerine boğazda bi turlu yutkunamadığımiz yumru olarak kaldi. 

Aglatti bizi cok, ama nasil biliyomusunuz sadece uzulunce ağlatan unutunca gecen turden degil, dikenlerin bogazimiza, gogsumuze batip, derinlere saplanip cikmadigi turden. 

Aciyi anlatmaya çok kelime yok degil mi? Ama sadece bizim dilde degil hic bi dilde yok. Insan cok aci cekiyorum, çok özlediğim dediğinde hissetigi seyin ne kadarını anlatabilir? Cok ta tatmin edici olmadigindan bu soz sonuna ekleriz deli gibi özledim. Deli gibi ozlemek ne kadar ozlemek ki? 

Evimi cok ozledim. Deli gibi özledim. O kadar cok ozledim ki yuregim daraliyor, yutkunamiyorum cogu zaman. O kadar uzun zamandir ozluyorum ki korkuyorum artik özlemler yorucu gelecek herkese ve beni bırakacaklar, kaybolacagim. Onlar çok kisi ben tek. Ben kaybolunca onlar birbirine sarilir ama bana ne olacak? 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

îki ters bir düz

Boşluk

Kırk yıllık hatır