Budala
Yeryüzü henüz daha küçük bir çocukken, kızıl taşlarla süslüyken, budalanın biri tanrıya savaş açtı. Kazanacağından ümidi yoktu, ama boyun eğmekte fıtratında yoktu. Fakat tanrı güçlüydü, kızıl taşları ve budalayı yaratandı. Bu yüzden budala, etleri kemiklerinden ayrılıp, kızıl toprağa düşene kadar savaşsa da yenildi. Budalanın ömründe bu savaş yüzyıllar sürdü. Tanrının ömründe saniyeden az. Yorgun düşüp, vazgeçmek istediği çok zamanlar oldu. Başaramayacığını o da biliyordu fakat yenilene kadar devam etti. Etmek zorundaydı. Sonra aklına bir fikir geldi. Tanrıyı yenemezdi belki ama onunla antlaşma yapabilirdi. Tanrıdan özür dilemeliydi ve yaptığı haksızlıkları dile getirmemeliydi. Fakat tanrı her şeyi bilendi. Onun içindekini de bildi. Budala tanrıya teklifini sundu. Antlaşma istedi. Tanrı buna güldü. Hem de sinirlendi. O kim oluyordu ki kendini tanrıyla aynı kefeye koyuyordu? Tanrı isteseydi ona ölümsüzlük verir de sonsuza kadar işkence çektirirdi. Tanrı isteseydi onu öyle bir yerle bir ...