Sizin dolabınızda çilekler bozuluyor mu?
Bu gün yine cocukluk anımsamalarıyla karşı karsıyayım. Blogda buna benzer bir suru yazı var ama sorun degil cunku imanımı kaybedip deist falan oldugumu düşünmedikleri surece buralarda pek kimse takılmaz(tavsan-dag). Ben kucukken bizim evde erik, kiraz, çilek, muz, kivi gibi meyveler törenle yenirdi. Hele de mevsimin ilkleriyse. Tören dediysek öyle suslu kaplara koyup Buddha'ya ikram etmeli bi sekilde degil. Benim aksime ailem gayet tatlı, sıradan, sorunsuz muslumanlardir (bak hala). Bir de ben kucukken babam polisti. Buyudugumde polisti uzun bir sure, sonra ihraç oldu ama o kisim onemsiz. Akşamları cok evde olmazdı. Haftada bir kac gün belki. Ama o eve geldiginde hep cay saati yapardık beraber. Cayin yanında dut-pestil (ispirliyiz tabiki:)), başka çok kilo yapıcı seyler, elimize tutuşturan bir gazete küpürü, sizinti yazısı ya da ailem ya da bir risale. Basımın belası fazla kilolarımın, bitmez tükenmez memleket ve aile özlemimin, ve hatta cocukluk özlemimin, belki daha başka bir ço...